İNGİLİZCE KALIPLAR / DEYİMLER
Açıklama: Cümle içinde kullanımlarda “to” kelimesi genellikle kalkar ve fiil kullanıldığı zamana göre hal alır/alabilir. Bu kalıplar/deyimlerde kullanılan kelimeler çoğunlukla gerçek anlamlarının dışına çıkabilmeltedir. Not: Yazım hatası olanları lütfen bildiriniz.
——————————
*Açık arayla kazanmak: to win by a landslide
*Açık arayla zafer kazanmak: landslide victory
*Aklında kalsın diye: to make (someone) stick in your head. (someone: birisi-ne)
*Basitleştirerek anlatmak(seviyesine inerek): to dumb (something) down. (Example: Let me dumb it down for you: Bana onu basitleştirerek anlat)
*Belge/kimlik sormak: to card …
*Bir ayağı çukurda olmak: to have one foot in the grave
*Bir deste iskambil kağıdı: a deck of (playing) cards.
*Birden bire/pat diye: out of a clear blue sky / out of the blue.
*Bizi izlemeye devam edin: stay tuned
*Bozuk para: (loose) change
*Bu işte birşey/yanlışlık var/hissetmek: Smell something fishy
e.g. Hey Erkan, I smell something fishy here, don’t you? :))
*Canın cehenneme: to hell with you.
*Dereyi görmeden paçayı sıvama: Don’t count your chickens before they hatch.
*Dilini mi yuttun?: cat got your tangue? (başka şekillerde de olabilir)
*Geçmiş olsun: get well soon.
*Gol atmak: yo score a goal.
*Her işte bir hayır vardır/her gecenin bir sabahı vardır: every cloud has a silver lining.
*Huzur içinde yat / Toprağın bol olsun: Rest in place (R.I.P.)
*İnancını yitirme/ümidini kaybetme: keep the faith
*İş işten geçti: that ship has salled
*İyi dost kara günde belli olur: a friend in need is a friend indeet
*İyi şanslar/herşey gönlünce olsun/en iyi dileklerimle: all the best.
**karın ağrısı (çocuklarda): tummy ache**
*Kendine gel/toparlan: Pull yourself together
*Kendini benim yerime koy: put your foot in my shoes
*moruk: old fart
*Ne düşündüğünü unutmak: to lose (one’s) train of thought.
*Nefret ediyorum: I hate …
*Nesli tükenmek: to die out
*O kadar değil: No that much.
*Paydos etmek/çalışmayı bitirmek: to call it a day
*Platonik aşık olmak: to have a crush on someone.
*Rahat olmak/çekinmemek: to feel free.
*Sinirini bozmak(birisinin): to get on (one’s) nerves. (one’s: birisinin)
*Soyut: abstract. / Somut: concrete.
*Sters atmak / kafa dağıtmak: to blow of some
*Sürücünün yanında seyahat etmek: to ride shotgun.
*Tahtaya vur (nazar değmesin diye): knock on wood
*Takım tutmak: to root for (a team)
*Tam onikiden: bull’s eye.
*Tam gaz: full throttle
*Tezahürat yapmak: to cheerfor … (someone/team: birisi/takım)
*Tipim değilsin: you are not my cup of tea.
*Tüm kalbimle: from the bottom of my heart.
*Tüyleri diken diken olmak: to get goosebumps.
*Tüylerini diken diken yapmak: to give (someone) goosebumps. (example: This song always gives me goosebumps)
*Ukelalık yapmak: to get smart with ..(someone)
*Üstü kalsın: keep the change.
*Yollarımız birleşti/buluştu: Our paths crossed.
*Yolun açık olsun: God speed.
*Zararın neresinden dönülürse kardır: Better lose the saddle than the horse.
*Zerre kadar takmamak(birşeyi): not to give a rat’s ass. veya: not to give a heck
*Zorunday-dım(yapmak zorundayım): had to.. (bu konu ayrıca anlatılacaktır)
*zorunda değil-dim: doesn’t have to (bu konu ayrıca anlatılacaktır)
*zorundayım(yapmak zorundayım): have to.. (bu konu ayrıca anlatılacaktır)
*Zorunda değilim(yapmak zorunda değilim): don’t have to. (bu konu ayrıca anlatılacaktır)