İngilizce günlük işler Daily Routines


Daily Routines in English

İngilizce Günlük İşler İle ilgili kelime ve cümleler

 

Wake up Uyanmak

Come on wake up! It’s almost midday. Hadi uyan artık neredeyse öğlen oldu.

 

Get up Kalkmak

I need to get up at 6 tomorrow morning. Yarın 6’da kalkmam lazım.

 

Have breakfast Kahvaltı yapmak

You should have breakfast before you leave. Çıkmadan önce kahvaltı yapmalısın.

 

Have/Take a shower Duş almak

I always have a shower in the morning. Hep sabah duş alırım.

 

Have/Take a bath Banyo yapmak

It is really relaxing to have a hot bath after a tiring day at the office. Ofiste yorucu bir günün ardından sıcak bir banyo yapmak oldukça rahatlatıcı.

 

Wash face/hands Yüzü/Elleri yıkamak

Washing your hands is good for your health. Ellerini yıkamak sağlığın açısından yararlıdır.

 

Brush teeth Dişleri fırçalamak

You should brush your teeth at least twice a day. Günde en az iki kere dişlerini fırçalamalısın.

 

Brush hair Saçları taramak

She always wants me to brush her hair after she takes a bath. Her banyo yaptığında saçlarını taramamı ister.

 

Get dressed Giyinmek

How long does it take you to get dressed? Giyinmen ne kadar sürüyor?

 

Leave the house Evden çıkmak

He and I generally leave the house in a rush. Genelde evden aceleyle çıkarız.

 

Arrive at school Okula varmak

I arrive at school after an hour of journey. Okula bir saat yoldan sonra varıyorum.

 

Work Çalışmak

I work for an automobile company as a quality technician. Bir otomobil firmasında kalite teknikeri olarak çalışıyorum.

 

Go home Eve gitmek

Every day I go home after school and I have a rest, lunch and watch TV. Her gün okuldan sonra eve gider ve dinlerim, yemek yer ve televizyon izlerim.

 

Do homework Ödev yapmak

I always try to do my homework on time. Ödevlerimi hep zamanında yapmaya çalışırım

 

Have a rest Dinlenmek

You should have a rest sometime, don’t work too hard. Arada dinlenmelisin, çok çalışma.

 

Lunch/Dinner Öğle/Akşam yemeği yemek

I’m sorry, Rebecca isn’t here at the moment, she’s gone out to lunch. Üzgünüm ama Rebecca şu an burada değil öğle yemeği için çıktı.

 

Listen to radio / Watch TV Radyo dinlemek / TV izlemek

Young people don’t listen to radio anymore they watch TV for hours. Gençler artık radyo dinlemiyor, saatlerce TV izliyorlar.

 

Play the guitar Gitar çalmak

I want to learn how to play the guitar. Gitar çalmayı öğrenmek istiyorum.

 

Surf the web İnternette gezmek

Surfing on the internet is really fun. İnternette gezmek gerçekten çok eğlenceli.

 

Cycle Bisiklete binmek

I love to cycle around the town in such beautiful weather. Böyle güzel havalarda şehirde bisikletle turlamaya bayılırım.

Cook Yemek yapmak

Where did you learn to cook? Yemek yapmayı nereden öğrendin?

Clean Temizlemek

I need to clean the car, it’s black with dirt. Arabayı yıkamam lazım, çok kirlenmiş.

Read Okumak

He picked up the letter and read it. Mektubu aldı ve okudu.

 

Laugh / Cry Gülmek / Ağlamak

I laughed so much that I nearly cried. O kadar çok güldüm ki neredeyse ağlayacaktım.

 

Climb Tırmanmak

Children were climbing trees along the river bank. Çocuklar nehir kenarındaki ağaçlara tırmanıyorlardı.

 

Think Düşünmek

I was thinking about the exam when you called me. Beni aradığında sınavı düşünüyordum.

 

Carry Taşımak

He carried his little son in his arms up the stairs. Babası küçük oğlunu kucaklayıp yukarı çıkardı.

 

Wash the dishes Bulaşıkları yıkamak

I will just wash the dishes before we go. Gitmeden önce şu bulaşıkları yıkayıvereyim.

 

Shop / do shopping Alışveriş yapmak

She usually shops for vegetables in the market. Marketten genelde sebze alır.

I do his weekly shopping for him. Onun haftalık alışverişini ben yaparım.

 

Visit Ziyaret Etmek

Last week, I went to London to visit my parents. Geçen hafta Londra’ya ailemi ziyaret etmeye gittim.