if = eğer
should / must = -meli , -malı
had better = yapsan daha iyi edersin
had better not = yapmasan daha iyi edersin
would like to (‘d like to) = istemek
in order to = -mek için , -mak için
would rather (‘d rather) = tercih etmek prefer = tercih etmek |
will ( ‘ll ) —— won’t gelecek zaman ve olumsuz hali |
What does he / she look like? (fiziksel özellik) What is he / she like ? (kişilik özellikleri) What does he / she like? (neyi sevdiği) |
too = çok enough = yeterli , yeterince |
can = yapabiliyorum (şimdi) could = yapabiliyordum (geçmişte) |
when = -dığında while = -ken |
What = ne Where = nerede Who = kim Whose = kimin How = nasıl Which = hangi When = ne zaman What time = ne zaman Why = neden , niçin What kind = ne çeşit , ne tür How many = kaç tane How much = ne kadar How often = ne sıklıkla |
Also = ayrıca Still = hâlâ
Without = olmadan Myself = kendim
Yourself = kendisi Both = her ikisi
Here you are = buyrun Only = sadece , yalnız
By the way = aklıma gelmişken At last = sonunda
For a while = bir süre için Me , too = ben de
Moreover = üstelik , ayrıca
That’s why = bu yüzden
For example = örneğin
First ilk olarak Second ikinci olarak Next daha sonrasında Last (finally) son olarak |