Adjective Comparison Sıfatlarla Karşılaştırma


ADJECTIVE COMPARISON

(İngilizce Sıfatlarla karşılaştırma)

 

■ İngilizcede isimleri nitelikleri yönünden karşılaştırırken sıfatların comparative (daha üstünlük) ve superlative (en üstünlük) şekillerini kullanırız.

Tek heceli sıfatlar comparative hallerinde –er eki, superlative hallerinde –est eki alır.

POSITIVE COMPARATIVE SUPERLATIVE 

Tall taller tallest

(uzun) (daha uzun) (en uzun)

Young   younger youngest

(genç) (daha genç) (en genç)

New newer newest

(yeni) (daha yeni) (en yeni)

Large larger   largest

(geniş) (daha geniş) (en geniş)

Nice nicer   nicest

(hoş) (daha hoş) (en hoş)

Hot hotter hottest

(sıcak) (daha sıcak) (en sıcak)

Big bigger biggest

(büyük) (daha büyük) (en büyük)

Thin   thinner    thinnest

(zayıf) (daha zayıf) (en zayıf)

Easy easier easiest

(kolay) (daha kolay) (en kolay)

Heavy heavier heaviest

(ağır) (daha ağır) (en ağır)

Funny funnier    funniest

(komik) (daha komik) (en komik)


ikiden fazla heceli uzun sıfatların comparative halleri için önünde more kelimesi, superlative halleri için most kelimesi kullanılır.

 

POSITIVE COMPARATIVE SUPERLATIVE

Beautiful more beautiful most beautiful

(güzel) (daha güzel) (en güzel)

Expensive more expensive most expensive

(pahalı) (daha pahalı)   (en pahalı)

Modern more modern most modern

(modern) (daha modern) (en modern)

important more important most important

(önemli) (daha önemli) (en önemli)

 

Irregular Comparative and Superlative Forms

(Düzensiz sıfatlar)

Good, bad, little, much/many, far sıfatlarının karşılaştırma yapıları –er/est alma kuralına uymaz.

 

POSITIVE COMPARATIVE SUPERLATIVE

good better best

(iyi) (daha iyi) (en iyi)

bad worse worst

(kötü) (daha kötü) (en kötü)

little less least

(küçük) (daha küçük) (en küçük)

much/many more most

(çok) (daha çok) (en çok)

far farther/further farthest/furthest

(uzak) (daha uzak) (en uzak)


■ Handsome, polite, tired, quiet, stupid, common, clever, narrow sıfatları hem more/most, hem –er/est alarak karşılaştırma yapıları yapılabilir.

Jill is cleverer than Jane. /Jill is more clever than Jane.

(Jill Jane’den daha zekidir)

 

 

USE OF COMPARATIVES (Karşılaştırma yapıları kullanımı)

Bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırırken comparative (daha üstünlük) sıfatlarını kullanırız. Bu yapı iki varlık arasında karşılaştırma yaparken kullanılır.

I have two children, Jill and Jane. Jill is younger.

(İki çocuğum var Jill ve Jane. Jill daha küçüktür)

Karşılaştırdığımız varlığı comparative sıfattan sonra belirtmek istersek, “than” kullanırız.

Jill is younger than Jane.

(Jill Jane’den daha küçüktür)

Başka örnekler:

Ankara is colder than İzmir.

(Ankara İzmir’den daha soğuktur)

University life is livelier than high school life.

(Üniversite hayatı lise hayatından daha canlıdır)

Reading a book is much more useful than watching TV.

(Kitap okumak televizyon seyretmekten çok daha faydalıdır)

Zinc is a necessary mineral for a better immune system.

(Çinko daha iyi bir bağışıklık sistemi için gerekli bir mineraldır.)

Holland is farther than Greece.

(Hollanda Yunanistan’dan daha uzaktır)

İstanbul is more beautiful than other cities.

(İstanbul diğer şehirlerden daha güzeldir)

Swimming is better than playing football.

(Yüzme futbol oynamaktan daha iyidir)

English is easier to learn than other languages.

(İngilizce diğer dillerden öğrenmesi daha kolaydır.)

Your voice sounds worse than crows.

(Senin sesin kargalardan daha kötü kulağa geliyor)

Nothing is more precious than independence or liberty.

(Hiçbirşey bağımsızlık veya özgürlükten daha değerli değildir.)

Uruguay has lower murder rates than any other countries in the region.

(Uruguay bölgedeki diğer ülkelerden daha düşük cinayet oranlarına sahiptir)

 

USE OF SUPERLATIVES (En üstünlük derecesi yapıları kullanımı)

(En üstünlük derecesinin kullanımı)

İkiden fazla varlık arasında birinin diğerlerinden bir yönden üstün olduğunu superlative (en üstünlük) yapısıyla ifade ederiz.

İstanbul is the most crowded city in Turkey.

(İstanbul Turkiyenin en kalabalık şehridir)

English is the easiest language in the world.

(İngilizce dünyanın en kolay dilidir)

The Nile is the longest river in the world.

(Nil dünyanın en uzun nehridir)

I am the tallest musician of my band.

(Ben grubumun en uzun müzisyeniyim)

Of all the animals in the world, the Blue Whale is the heaviest.

(Mavi balina dünyadaki tüm hayvanların en ağırıdır)

 

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, genellikle yer isimlerinden önce in, grup isimlerinden önce of kullanılır. Superlative ifadelerde, superlative sıfatın önüne, belirli birinden bahsedildiğinden the veya my/her gibi bir belirleyici gelmelidir.

Jane is the most beautiful girl. (Jane is most beautiful girl. değil.)

One of, I’ve ever seen gibi yapılar superlative ifadelerde sık rastlanır.

Istanbul is one of the most famous cities in the world.

(İstanbul dünyadaki en ünlü şehirlerden biridir)

Star Wars -2 is the best film I’ve ever seen.

(Star Wars-2 gördüğüm en iyi filmdir)

Today is the worst day she’s ever had.

(Bugün onun yaşadığı en kötü gündür)


AS + adjective + AS

İki varlığı karşılaştırırken bir yönden aynı olduğunu as + adjective + as yapısıyla ifade ederiz. Bu yapıyı “kadar” şeklinde tercüme edebiliriz.

Jill is as beautiful as her mother.

(Jill annesi kadar güzeldir)

I am as tall as my elder brother.

(Abim kadar uzunum)

My father is three times as old as I am.

(Babam benim üç katım kadar yaşlı)

Erzurum isn’t as cold as Canada.

(Erzurum Kanada kadar soğuk değil)

People aren’t as strong as gorillas.

(İnsanlar gorillar kadar güçlü değil)

Olumsuz ifadelerde as –as yerine so-as kullanılabilir.


People aren’t so strong as gorillas.

(İnsanlar goriller kadar güçlü değil)

 

COMPARATIVE AND COMPARATIVE

 

Comparative and comparative yapısı, yani colder and colder, more and more difficult yapısı bir şeyde gittikçe bir artış olduğunu ifade eder. Bu yapıda more ile comparative yapılanlarda sıfattan önce “more and more” kullanılırken, tek heceliler “faster and faster” gibi kullanılır; yani more kullanılmaz.

Things are getting more and more expensive.

(Herşey gittikçe pahalılaşıyor)

It is getting hotter and hotter.

(Hava gittikçe ısınıyor)

We’re getting older and older.

(Gittikçe yaşlanıyoruz)

More and more people are using the smart phone.

(Gittikçe daha çok insan akıllı telefon kullanıyor)

 

THE COMPARATIVE, THE COMPARATIVE (the more….the more….kalıbı)

The + comparative clause, the + comparative clause yapısı iki şey arasındaki bağıntıyı söyler. Bu yapıda iki tarafta da the kullanılır. The kullanılmasına rağmen comparative yapı ile yapıldığına dikkat ediniz (superlative değil). Genel olarak iki taraf virgülle ayrılır.


The older you get, the more thoughtful you become.

(Ne kadar yaşlanırsan o kadar düşünceli olursun)

The more expensive clothes you wear, the richer you look.

(Ne kadar pahalı elbise giyersen o kadar zengin görünürsün)

The bigger, the better.

(Ne kadar büyük olursa o kadar iyi)