(İngilizce Zarflarla karşılaştırma)
■ Zarfların comparative (daha üstünlük) hali için zarfın önüne more; superlative (en üstünlük) hali için zarfın önüne most getirilir.
ADVERB COMPARATIVE SUPERLATIVE
Carefully more carefully most carefully
Easily more easily most easily
Quickly more quickly most quickly
Heavily more heavily most heavily
■ Sıfatlarla aynı olan zarfların comparative ve superlative yapıları sıfatlarlarınkilerle aynıdır. Sıfatlarla aynı olan hard, early, fast, late zarfların comparative (daha üstünlük) hali için -er; superlative (en üstünlük) hali için –est takısı alır.
ADVERB COMPARATIVE SUPERLATIVE
Hard harder hardest
Early earlier earliest
Fast faster fastest
Late later latest
■ Well ve badly zarflarının comparative (daha üstünlük) ve superlative (en üstünlük) hali good ve bad gibidir.
ADVERB COMPARATIVE SUPERLATIVE
Well better best
Badly worse worst
Little less least
Much more most
Far farther/further farthest/furthest
USE OF COMPARATIVE ADVERBS
Bir şeyi başka bir şeyle karşılaştırmak için comparative (daha üstünlük) derecesi kullanılır. Karşılaştırdığımız şeyi belirtirsek ondan önce than kullanmamız gerekir.
Women drive more carefully than men.
(Kadınlar erkeklerden daha dikkatli sürer)
Rabbits can run faster than turtles, but turtles walk more patiently.
(Tavşanlar kaplumbağalardan daha hızlı koşabilir, ama kaplumbağalar daha sabırlı yürür)
My father works harder than his colleagues, but earns less.
(Babam arkadaşlarından daha sıkı çalışır, fakat daha az kazanır)
I drive worse than you do.
(Ben senden daha kötü sürerim)
You should play better.
(Daha iyi oynamalısın)
Can you speak more slowly, please?
(Daha yavaş konuşur musun lütfen?)
USE OF SUPERLATIVE ADVERBS
İkiden fazla varlığın içinden birinin bir yönden üstün olduğunu superlative (en üstünlük) derecesiyle ifade ederiz.
The cheetah runs the fastest of all the animals.
(Çita tüm hayvanların içinde en hızlı koşanıdır)
I woke the earliest in my family this morning.
(Bu sabah ailemden en erken ben uyandım)
Melisa writes the most carefully of all her friends.
(Arkadaşlarının içinde en dikkatli Melisa yazar)
John plays the best in the team.
(Takımın içinde en iyi John oynar)
Jill arrived at the office the latest this morning.
(Jill bu sabah ofise en geç geldi)
İki varlık arasında karşılaştırma yaparken, birinin diğeriyle bir yönden aynı olduğunu ifade etmek için as + adverb+ as yapısını kullanabiliriz.
My car can travel as fast as a Ferrari.
(Benim arabam bir Ferrari kadar hızlı gidebilir.)
My mother earns as much as my father.
(Annem babam kadar kazanır)
You should talk as fluently as a lawyer.
(Bir avukat kadar akıcı konuşmalısın)
I can’t walk as quickly as you.
(Ben senin kadar kızlı yürüyemem)
Olumsuz cümlelerde so…as yapısı kullanılabilir.
I can’t walk so quickly as you.
(Ben senin kadar kızlı yürüyemem)
COMPARATIVE AND COMPARATIVE
Comparative and comparative yapısı, yani more and more carefully, faster and faster yapısı bir şeyde gittikçe bir artış olduğunu ifade eder. Bu yapıda more ile comparative yapılanlarda sıfattan önce “more and more” kullanılırken, more ile comparative yapılmayanlar “faster and faster” gibi kullanılır; yani more kullanılmaz.
You are working more and more carefully.
(Gittikçe daha dikkatli çalışıyorsun)
She dances better and better.
(Gittikçe daha iyi dans eder)
The students can speak more and more fluently.
(Öğrenciler gittikçe daha akıcı konuşabiliyor)
The rock rolled faster and faster.
(Kaya gittikçe daha hızlı yuvarlandı)
THE COMPARATIVE, THE COMPARATIVE
The + comparative clause, the + comparative clause yapısı iki şey arasındaki bağıntıyı söyler. Bu yapıda iki tarafta da the kullanılır. The kullanılmasına rağmen comparative yapı ile yapıldığına dikkat ediniz (superlative değil). Genel olarak iki taraf virgülle ayrılır.
The earlier we leave, the sooner we arrive.
(Ne kadar erken ayrılırsak o kadar çabuk varırız)
The more carefully you work, the fewer mistakes you make.
(Ne kadar dikkatli çalışırsan o kadar az hata yaparsın)
The harder you study, the more easily you will answer the questions.
(Ne kadar sıkı çalışırsan o kadar kolay soruları cevaplandırırsın)
The more effectively they work, the more they can earn.
(Ne kadar etkili çalışırlarsa o kadar çok kazanabilirler)