En Sık Kullanılan İsimler 10 – İngilizce Kelimeler


En Sık Kullanılan İsimler 10 – Kelimeler / Most Common Nouns – Vocabulary

İngilizce kelimeler başlığı altında farklı konular için kelime bilgisini artırmaya yönelik dersler yer almaktadır.
Aşağıda en yaygın kullanılan isimler (most common nounsile ilgili kelimeleri ve ilgili örnekleri bulabilirsiniz.

Aşağıdaki tabloda isim olduğu halde fiil ya da deyim olarak da kullanılabilen kelimelere ve Türkçe karşılıklarına yer verilmiştir.

Fiil veya Deyim Olarak da Kullanılabilen İsimler

Kelimelerin isim, fiil ya da deyim kullanımları yalnızca örnek olarak verilenler ile sınırlı değildir.

copy kopya, kopyalamak, copy the mail: sivil radyo yayınını takip et, dinle (sivil telsiz argosu)
court mahkeme, bir kimseden yana çıkmak, aranmak, out of court: mahkemesiz,
curve

eğri, eğmek, throw (someone) a curve: ters köşe yapmak

detail detay, detaylandırmak, in detail: etraflıca, detaylıca
dish tabak, yemek, servis etmek, dish out: yemek dağıtmak
dot

nokta, noktalamak, işaretlemek, the year dot: fi tarihinde

edge kenar, keskinleştirmek, yan yan gitmek, on edge: endişeli, gergin, diken üstünde olmak
evidence

kanıt, kanıtlamak, in evidence: açık seçik

fan hayran, yelpaze, yellemek, (argo) hit the fan: aniden garip, utanç verici, sıkıntılı hale gelmek
farm çiftlik, toprağı işlemek, toplamak, (argo) buy the farm: ölmek ya da öldürülmek
finger

parmak, parmakla dokunmak, have a finger in the pie: çorbada tuzu, bir işte parmağı olmak

hole delik, delmek, burn a hole in one’s pocket: birisini hemen para harcamaya zorlamak
hook

kanca, yakalamak (kanca ile), off the hook: kurtulmuş, sıyrılmış (bela vb.)

juice

meyve suyu, suyunu çıkarmak, stew in one’s own juice: ettiklerini çekmek

land arazi, inmek, ayak basmak (karaya), put one’s foot down: kafasına koymak
letter mektup, yazmak, to the letter: harfi harfine
lie yalan, yalan söylemek, give the lie to: yalancılıkla suçlamak
loan borç, borç almak, on loan: kirada
lock

kilit, kilitlemek, under lock and key: kilit altında, güvende olmak

mark işaret, işaretlemek, wide of the mark: hedeften, istenilenden çok uzakta
milk süt, sağmak, cry over spilled milk: değiştirelemeyecek şeyler üzerine yakınmak, dert yanmak
mistake hata, birisi ya da bir şeyle karıştırmak, and no mistake: su götürmez, öyle olduğu kesin
mouth

ağız, söylemek, run off at the mouth: çenesi düşük olmak

nail çivi, çakmak, hit the nail on the head: tam üstüne basmak
nose

burun, kokusunu almak, count noses: kafaları saymak

occasion

durum, vesile, zaman, bir şeyin olmasını sağlamak, on occasion: arada sırada

pain ağrı, acıtmak, pain in the neck: baş belası olmak
pause duraklama, ara vermek, durmak, give pause: şüphe veya şaşkınlık nedeniyle duraksamak
progress

ilerleme, ilerlemek, in progress: devam etmek,

sand kum, zımparalamak, draw a line in the sand: son noktayı belirlemek
score sonuç, sayı, partisyon, sayı yapmak, settle a score: hesaplaşmak, intikam almak.
screw vida, vidalamak, have one’s head screwed on right / straight: aklı başında olmak
season mevsim, tatlandırmak, for a season: bir süreliğine
shoulder omuz, omuz atmak, rub shoulder with: haşır neşir olmak
smoke duman, içmek (sigara), end in smoke: boşa gitmek, sonuçsuz kalmak
storm fırtına, bağırıp çağırmak, storm in a tea cup: bir kaşık suda fırtına koparmak
string ip, tel, dizi, ipe dizmek, germek, pull stings: torpil yapmak
suit

takım elbise, uygun olmak, follow suit: aynısını yapmak, takip etmek

ticket bilet, ceza yazmak (trafik), have tickets on oneself: burnu havada, kibirli, kendini beğenmiş
tree ağaç, ağaca çıkmak, up a tree: zor bir durumda, tereddütte
trip

gezi, üzerine basmak, trip the light fantastic: (rahatsız edici söz) dansa gitmek

wave dalga, dalgalanmak, make waves: köstek olmak
wheel tekerlek, döndürmek, spin one’s wheels: havanda su dövmek