İngilizce Türkçe Ali Baba and The Forty Hikayesini ve hikayenin içinde geçen kelimelerin Türkçe anlamlarını aşağıda görebilirsiniz.
Once there was an old man.
Bir zamanlar yaşlı bir adam varmış
His name was Ali Baba.
Onun adı Ali Baba’ymış.
He was a woodcutter.
O oduncuymuş
AND he was very poor.
Ve çok fakirmiş.
One day he was working in the forest.
Bir gün ormanda çalışıyormuş.
He heard a noise.
Bir gürültü duymuş.
He climbed up a tree and hid behind the tree.
Bir ağaca tırmanmış ve ağacın arkasına saklanmış.
He saw forty men on their horses.
40 atlı adam görmüş.
They were carrying bags full of gold coins and jewels.
Onlar içi altın ve mücevher dolu torbalar taşıyorlarmış.
They went to the front of a big rock.
Büyük bir kayanın önüne gelmişler
The leader of the men said,”Open Sesame.
ve adamların lideri ‘Açıl susam’ demiş.
” Open Sesame was a magic word.
‘Açıl susam’ sihirli bir sözmüş.
A big door opened in the rock.
Kayanın içinde büyük bir kapı açımış
And they went into a cave.
ve adamlar mağaranın içine girmişler.)
Ali Baba thought they were thieves.
(Ali Baba onların hırsız olduğunu düşünmüş.
He waited on the tree.
Ağacın üzerinde beklemiş
Soon the forty men got out of the cave
Bir süre sonra atlı adamlar dışarı çıkmış
and rode away.
Ve gitmişler
Ali Baba climbed down the tree.
Ali Baba ağaçtan inmiş.
He went to the front of the rock
Kayanın önüne gitmiş
and said,”Open Ssame!”
ve ‘Açıl Susam’ demiş
The door opened again.
Kapı tekrar açılmış.
Ali Baba went into the cave.
Ali Baba mağaranın içine girmiş.
He saw a lot of gold coins and jewels.
Birçok altın ve mücevher görmüş
He put some gold coins and jewels into the bags
torbalara biraz altın ve mücevher koymuş
and tied the bags onto the horse.
ve torbaları ata bağlamış
He went home.
. Eve gitmiş
He knocked on the door.
Kapıyı çalmış
His wife opened the door.
Karısı kapıyı açmış
When she saw the cold coins and jewels,
Karısı altınları ve mücevherleri görünce
she hugged
Ali Baba’yı kucaklamış
and kissed Ali Baba.
ve öpmüş.)
She had never kissed him before.
Karısı onu daha önce hiç öpmemişti
Ali Baba and his wife began to count the cold coins
(.Ali Baba ve karısı altınları saymaya başlamışlar
but they couldn’t finish them.
ama bitirememişler
So Ali Baba said to his wife,
Bu yüzden Ali Baba karısına
”Go to my brother Kasım and ask for a scale.
Kasım’ın evine gidip, bir terazi istemesini söylemiş
Kazim was Ali Baba’s brother.
Kazim Ali Babanın kardeşiymiş.
His wife went to Kasım’s house.
Ve karısı Kasım’ın evine gitmiş
Kasım’s wife opened the door.
Kasım’ın karısı kapıyı açmış
She gave a scale to Ali Baba’s wife
Ali Baba’nın karısına teraziyi vermiş
but she wanted to know what they would weigh.
ama teraziyle ne tartacaklarını bilmek istemiş
So she put some honey under the scale.
Buyüzden terazinin altına biraz bal sürmüş
Ali Baba and his wife weighed the cold coins and jewels.
Ali Baba ve karısı altınları ve mücevherleri tartmışlar
And then his wife gave the scale back to Kasım’s wife.
(ve daha sonra Karısı teraziyi Kasım’ın karısına geri vermiş
She looked at the bottom of the scale.
Kasım’ın karısı terazinin altına bakmış
She saw a cold coin stuck under the scale.
ve bir altının terazinin altına yapıştığını görmüş
She said to Kasım,”Let’s go to Ali Baba’s
ve Kasım’a hadi Ali Baba’ların evine gidip
and learn where they had found the cold coins.
altınları nereden bulduklarını öğrenelim demiş
Kasım and his wife went to Ali Baba’s house.
Kasım ve karısı Ali Baba’nın evine gitmişler
Ali Baba told them the story
Ali Baba onlara hikayeyi anlatmış
and gave them the magic word.
ve onlara sihirli sözcüğü söylemiş
That evening Kasım went to the cave
O gece Kasım mağaraya gitmiş
and cried the magic word.
ve sihirli sözcüğü söylemiş
The door opened.
, Kapı açılmış
Kasım went into the cave.
Kasım içeri girmiş
He put some gold coins and jewels into the bags
(torbalara biraz altın ve mücevher koymuş
but he forgot the magic word.
ama sihirli sözcüğü unutmuş
The door didn’t open.
Kapı açılmamış
Just then the forty thieves came into the cave and saw Kasım.
O sırada atlı adamlar mağaraya gelmişler ve Kasım’ı görmüşler.
They killed him.
Onu öldürmüşler
Kasım didn’t go home that evening.
O gece Kasım eve gitmemiş
Ali Baba was worried about Kasım,
Ali Baba Kasım için endişelenmiş
so he went to the forest.
ve ormana gitmiş
He looked for his brother
Kardeşini aramış
but he could only find his dead body.
ama onun sadece ölü bedenini bulmuş
He put his dead body on the horse
Onun ölü bedenini atın üstüne koymuş
and went to the cemetary.
ve mezarlığa gitmiş
He dug a grave.
Bir mezar kazmış
He burried Kasım’s dead body
Kasım’ı gömmüş
and went to the village.
ve köye gitmiş)
The forty thieves went to the cave.
Kırk harami mağaraya gitmiş
When they couldn’t find Kasım’s dead body,
(Kasım’ın ölü bedenini göremeyince
they realised someone knew their secret.
onların sırrını birinin bildiğini anlamışlar.
They went to the village
Köye gitmişler
and asked, ”Who died yesterday?
ve dün kim öldü diye sormuşlar.
Someone said, “Ali Baba’s brother died yesterday.
Birisi Ali Baba’nın kardeşi öldü demiş
They found Ali Baba’s house
.Onlar Ali Baba’nın evini bulmuşlar
and put a cross on Ali Baba’s door.
ve kapının üzerine bir çarpı koymuşlar
That evening they would come
O gece Ali Baba’nın evine gelip
and kill Ali Baba.
onu öldüreceklermiş
But Ali Baba had a clever servant.
Fakat Ali Baba’nın akıllı bir hizmetçisi varmış
When she saw the cross,
Kapının üzerindeki çarpıyı görünce
she thought someone would harm her master.
birinin efendisinea zarar vereceğini düşünmüş
and she put crosses on all the doors of the houses in the village.
ve köydeki bütün evlerin kapısına çarpı koymuş
That evening the forty thieves went to the village to kill Ali Baba
O gece haramiler Ali Baba’yı öldürmek için köye gelmişler
but they couldn’t find Ali Baba’s house.
ama Ali Baba’nın evini bulamamışlar
They went to the mountains again.
Tekrar dağlara dönmüşler)
The head of the thieves put the other thieves into oil jars and went to Ali Baba’s house.
(Hısızların lideri diğer hırsızları yağ fıçılarının içine koyarak Ali Baba’nın evine gitmiş.)
He knocked on the door. (kapıyı çalmış)
Ali Baba opened the door. (Ali Baba kapıyı açmış)
The head of the thieves said, (Hırsızların lideri,
“I am a Merchant. (Ben bir tüccarım)
I have been travelling for a long time.(Uzun zamandır seyahat ediyorum)
I am tired. (yorgunum)
“Can I stay in your house this evening? “ he asked. (bu gece sizin evinizde kalabilir miyim diye sormuş)
Ali Baba said, “Yes, of course!” (Ali Baba ‘tabi ki’ demiş)
While they were having dinner, (onlar akşam yemeği yerken )
the lights went out. (ışıklar sönmüş)
At that time there was no electricity. (o zamanlar elektrik yokmuş)
They used oil in lamps. (onlar lambalarda gaz kullanıyorlarmış.)
Ali Baba’s servant went to the oil jars to take some oil for the lamp. (Ali Baba’nın hizmetkarı yağ fıçılarından lamba için yağ almaya gitmiş)
She opened the lid of an oil jar. (bir fıçının kapağını açmış)
She saw one of the thieves in the oil jar. (fıçının içinde hırsızlardan birini görmüş)
She suspected something. (bir şeyden şüphelenmiş)
She went to the kitchen. (mutfağa gitmiş)
She boiled some oil. (biraz yağ kaynatmış)
She poured the boiling oil onto the heads of the thieves.(kaynamış yağı hırsızların başlarından aşağıya dökmüş)
The thieves screamed and kicked the bucket . (hırsızlar çığlık atarak nalları dikmişler.)
The head of the thieves ran away. (hırsızların lideri kaçmış)
Ali Baba gave some gold coins to his servant.(Ali Baba hizmetkarına biraz altın vermiş)
They lived happily ever after.(mutlu bir şekilde yaşamışlar.)
THE WORDS IN THE STORY
HİKAYEDE GEÇEN KELİMELER ve TÜRKÇELERİ
Once (bir zamanlar)
Old (yaşlı)
woodcutter (oduncu)
poor (fakir)
One day (bir gün)
forest (orman)
noise (gürültü)
Tree (ağaç)
Behind (arkasında)
horse (at)
bag (TORBA, çanta)
full (dolu)
gold coin (altın)
jewel (mücevher)
front (ön)
big (büyük)
rock (kaya)
Head (baş)
Magic (büyü)
word (kelime,söz)
Cave (mağara)
Thief (hırsız)
Soon (birazdan)
Some (biraz, birkaç)
Home (ev)
Wife (eş)
Never (hiçbir zaman)
Brother (erkek kardeş)
Scale (terazi)
Honey (bal)
Back (arka)
Bottom (alt)
Story (hikaye)
Only (sadece)
Cemetary (mezarlık)
Grave (mezar)
Secret (sır)
Cross (çarpı)
Clever (akıllı)
servant (hizmetkar)
Master (usta, efendi)
Oil (yağ)
jar (kavanoz, fıçı)
Merchant (tüccar)
Long (uzun)
Dinner (akşam yemeği)
Light (ışık)
at that time (o zamanlar)
electricity (elektrik)
Lamp (lamba)
lid (kapak)
kitchen (mutfak)
bucket (kova)
happily (mutlu bir şekilde)
ever after (ebediyyen)
Just then (aniden)
VERBS IN THE STORY (Hikayenin içinde geçen fiillerin Türkçe karşılıkları)
Work (çalışmak)
Hear (işitmek)
Climb (tırmanmak)
Hide (saklanmak)
Carry (taşımak)
Go (gitmek)
Open (açmak)
Think (düşünmek)
Wait (beklemek)
Get out (çıkmak)
ride away (ata, bisiklete binip gitmek)
put (koymak)
knock (tıklatmak)
hug (kucaklamak)
kiss (öpmek)
begin (başlamak)
count (saymak)
ask (sormak)
give (vermek)
weigh (tartmak)
put (koymak)
look (bakmak)
stick (yapışmak)
tell (anlatmak)
cry (ağlamak)
forget (unutmak)
come (gelmek)
worry (endişelenmek)
dig (kazmak)
burry (gömmek)
understand (anlamak)
know (bilmek)
die (ölmek)
would ( -ecekti, -acaktı)
harm (zarar vermek)
realise (anlamak ,fark etmek)
travel (gezmek)
stay (kalmak)
have dinner (yemek yemek)
suspect (şüphelenmek)
boil (kaynatmak)
pour (dökmek)
kick (vurmak, tekmelemek)
live (yaşamak)