Anadili Türkçe olup yabancı dil öğrenenler için tanımlıklar (artikeller) konusu başlarda anlaşılması zor gibi gözükse de yeterli açıklamalar ile kolayca kavranabilir. Bunun en temel sebebi Türkçe’de tanımlıkların olmamasıdır. Tanımlıklar isimlerin önlerine gelerek sıfatlardan farklı olarak onları tanımlarlar. İngilizce’de toplam üç tane tanımlık vardır. Belirli ve belirsiz olmak üzere ikiye ayrılan tanımlıklardan belirsiz olanları “a” ve “an”, belirli olanı ise “the”dir.
Bu tanımlıklar isimlerinden de anlaşılacağı gibi belirsizlik taşırlar. Önlerine geldikleri isimlerin “herhangi bir” isim olma durumu söz konusudur. Sayılabilir isimlerle kullanılan belirsiz tanımlıklar genel olarak okuyucu / dinleyici tarafından tam olarak hangisinin olduğu bilinmeyen isimler için kullanılır. Daha iyi kavranması açısından örneklerle anlatacak olursak:
> “Police are searching for a 12 year-old boy.” Bu cümlede geçen “a 12 year-old boy” 12 yaşında bir erkek çocuk” çocuğun kim olduğunu hangi çocuktan bahsedildiğini bilmiyoruz. Bu sebeple belirsiz tanımlık kullanılması uygundur. Diğer örnekler; a student, a man, a box, a cat – bir öğrenci, bir adam, bir kutu, bir kedi bütün bu isimlerin hangi öğrenciyi, adamı, kutuyu veya kediyi kastettiğini bilmiyoruz.
> Belirsiz tanımlıkların kullanıldığı diğer bir yer ise bir kişi veya nesnenin bir topluluktan – gruptan olduğu durumlardır yani; “He is a student at Hill Road School.” Bu cümlede geçen “a student” “bir öğrenci” bahsi geçen “okulun bir öğrencisi” “okuldan bir öğrenci” anlamlarını taşır.
> Belirsiz tanımlıklar çoğul veya sayılamayan isimler ile kullanılmazlar:
“Sean was wearing green shoes.” Bu cümlede geçen “green shoes” “yeşil ayakkabılar” çoğul oldukları için belirli tanımlıklar kullanılamaz. Türkçe’de de olduğu gibi bir yeşil ayakkabılar yani “a green shoes” diyemeyiz.
Linda has long blonde hair. Bu cümlede geçen “hair” “saç” sayılamayan bir isimdir. Bu nedenle “bir saç” yani “ a hair” diyemeyiz. Ancak bir saç teli diyebiliriz: “a strand of hair”.
> Bir kişinin ne iş yaptığını, mesleki unvanını söylerken belirli tanımlıklar kullanılır.
My little sister is a doctor. Küçük kız kardeşim bir doktor.
Richard is a lawyer. Richard bir avukat.
> Belirsiz tanımlıların kullanıldığı bir başka yer ise bir isimden bahsederken o isim türüne giren bütün şeylerin kastedildiği durumlardır. Yani;
A cat likes to eat meat. (All cats like to eat meat) Burada “a cat” ile kastedilen kedilerin genel anlamda hepsidir. Çevirisi ise “Kediler eti sever” şeklinde olabilir.
A man has to know his limitations. Bu cümlede geçen “a man” ile kastedilen bir adam değil genel anlamda insanlardır. Çevirisi ise “İnsan haddini bilmeli” şeklinde olabilir.
“An” tanımlığı ise anlam ve yapı olarak “a” tanılığı ile benzerlik gösterir ancak birbirinin yerine kullanılamazlar. “An” tanımlığı için genel kural sesli harfle başlayan isimlerin önüne gelmesidir. Sesli harfle başlayan isimlerin önüne belirsiz tanımlık olarak “a” yerine “an gelir.
“An orange, an umbrella, an animal, an island, an automobil” gibi.
“A hospital, a helicopter, a hovercraft”
Burada dikkat edilmesi gereken sesli harf olup olmamanın belirlenmesinde sesletim özelliklerinin belirleyici olmasıdır. Örneğin “hour” “saat” kelimesi görünüşte sessiz harfle başlıyor gibi gözükse de okunuşu dolayısı ile “an” belirsiz tanımlığını alır.
“An honour, an honest mistake” gibi. Bu durumun tam aksine görünüşte sesli harf ile başlıyor gibi gözüken ama yine okunuşu nedeniyle “a” belirsiz tanımlığı alan isimler de vardır, örneğin:
“A university, a European” gibi.
Definite article (the) Belirli tanımlık
İngilizcenin en sık kullanılan kelimelerinden biri de olan “the” belirli tanımlığı dinleyici / konuşmacının bahsi geçen şeyi tam olarak bildiği durumlarda kullanılır. Belirsiz tanımlıkların aksine burada bahsi geçen şey sadece bir tanedir ve bilinmektedir.
> “The Sun is 149,600,000 km away from the Earth.” “Güneş Dünya’dan 149.600.000 km uzaklıktadır” Bu cümlede geçen “the Sun” ve “the Earth” yani “Güneş” ve “Dünya” tek ve herkesin bildiği gök cisimlerinin özel adları olarak kullanıldıkları için “the” belirli tanımlığını almışlardır.
“The Queen is dead” “Kraliçe hayatını kaybetti”
> Üstünlük bildiren “superlative adjectives” yapılarında da “the” belirli tanımlığı kullanılır.
“The Nile River is the longest river in the world.” “Nil Nehri dünyanın en uzun nehridir.”
“I was the tallest boy in the class.” Sınıfın en uzunu bendim”
> Kastedilen ismin o anda orada veya etrafta tek olduğu durumlar için “the” belirli tanımlığı kullanılır.
“You will find our house easily, it’s next to the Church” “Evimizi kolay bulursun, kilisenin yanında” Bu cümlede geçen kilisenin o civardaki tek kilise olduğunu anlıyoruz.
“Look at the girl in the red dress over there” Şuradaki kırmızı elbiseli kıza baksana” Bu cümleden geçen kızın cümleyi kuran tarafından işaret edildiğini anlıyoruz.
> Daha önce bahsettiğimiz yani artık okuyucu / dinleyici tarafından bilinen isimler için “the” belirli tanımlığı kullanılır.
“I saw a boy on the bus today. He was carrying a big red bag on his back. The boy opened the bag and took out a rabbit.” Bugün otobüste bir çocuk gördüm, Büyük kırmızı bir sırt çantası vardı. Çocuk çantayı açtı ve bir tavşan çıkardı.” Örnekten de görüleceği üzere daha önce bahsedilmiş isimler için belirli tanımlık kullanabiliriz.
> Belirsiz tanımlıklarda olduğu gibi “the” tanımlığını da bir isimden bahsederken o isim türüne giren bütün şeylerin kastedildiği durumlar için kullanabiliriz, örneğin:
“The shark is not really a dangerous animal.” “Köpek balıkları o kadar da tehlikeli hayvanlar değildir.”
“The heart is responsible for circulating blood throughout the body.” “Kalp vücuttaki kan dolaşımından sorumludur.” Bu cümlelerde geçen “the shark” ve “the heart” belirli tanımlık kullanılmalarına rağmen genel olarak bütün köpek balıklarından ve kalbin yaptığı işten bahsetmektedir.
> Müzik aletlerinden bahsederken “the” belirli tanımlığının kullanılmasında da yukarıdakine benzer bir durum söz konusudur.
I’m learning the piano. (I’m learning to play any piano) “Piano çalmayı öğreniyorum.”
Sherlock plays the guitar very well. (He can play any guitar) “Sherlock çok iyi gitar çalıyor.”
> Bir hizmet veya sistemden bahsederken “the” belirli tanımlığı kullanılır.
“The train”, “on the radio”, “the police”
> Zengin, fakir, yaşlı, işsiz vb. sıfatlar ile birlikte insan grubları için “the” belirli tanımlığı kullanılır.
“Life can be very easy for the rich” “Zenginlere hayat çok kolay olabiliyor.”
“Helping the disabled is everyone’s duty” “Engellilere yardım etmek herkesin görevi.”
Bunlara ek olarak “the” belirli tanımlığının bazı isimlerle kullanımda dikkat edilmesi gerekenler:
> Özel isimlerle “the” kullanılmaz.
“Ankara is the capital of the Republic of Turkey.” “Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkentidir.”
Alexander Graham Bell invented the telephone.” “Telefonu Alexander Graham Bell icat etti.”
> “Kingdom, states” veya ”republic” kelimelerinin yer aldığı ülke isimlerinde “the” belirli tanımlığı kullanılır.
The United Kingdom / The United States / The People’s Republic of China
Ayrıca çoğul isim olan ülke adları da “the” alır: “the Netherlands” veya “the Philippines” gibi.
> Coğrafi oluşumlar, yeryüzü şekillerinin adlarında “the” belirli tanımlığı kullanılır.
The Atlantic Ocean / The Amazon / The Himalayas
> Gazete isimleri
The Daily Mail / The New York Times / The Wall Street Journal
> Meşhur yapılar ve sanat eserleri
The Great Sphinx / The Colosseum / The Tower of London / The Eiffel Tower
The Mona Lisa / The Sunflowers
> Yapılanmalar, örgütler, organizasyonlar
The European Union / The United Nations
> Otel, bar ve restoran isimlerinde
The Plaza Hotel / The Seafood Restaurant / The River Cafe
Burada dikkat edilmesi gereken sahibinin ismi ile aynı isimdeki yerler için “the” kullanılmaz.
Jackson’s Hotel / Henrick’s Pub / Chef Geatue’s Restaurant
> Aile isimlerinde
The Browns / The Yılmazs / The Heidelbergs
> Gece, gündüz, yağmur, rüzgâr gibi doğa olaylarında
The nights get longer in the winter. Geceler kışın uzar.
The rain is pouring down. Yağmur çok yağıyor.
> Belirli bir zamanı ifade ederken
He could swim faster in the past. Eskiden daha hızlı yüzebiliyordu.
This dance was very popular in the 1990s. Bu dans 90larda çok meşhurdu.