İngilizcede “Be to” ve “Be Supposed to”nun Kullanımı


Use of “Be to” and “Be Supposed to” / İngilizcede “Be to” ve “Be Supposed to”nun Kullanımı

1-      Bir programa, bir tarifeye göre olması gereken olayları ifade etmek için “be to” ya da “be supposed to” kullanılır. “Be due to” ile her ne kadar aynı anlamı verseler de “be due to”, “be to – be supposed to” ya göre daha güçlü bir ifade şeklidir.

The concert is to start at 12:00
The concert is supposed to start at 12:00
The concert is due to at 12:00 / Konser 12.00’de başlayacak. – Konserin 12.00’de başlaması gerekir.
(I expect the concert to start at 12:00. That is the schedule. – Konserin 12’de başlamasını bekliyorum. Program göre böyle.)

The plane is to arrive here in half an hour.
The plane is supposed to arrive here in half an hour.
The plane is due to arrive here in half an hour. / Uçak buraya yarım saat içinde inecek. – Uçağın buraya yarım saat içinde inmesi gerekir.
(I expect the plane to arrive here in half an hour. That is the schedule.Uçağın yarım saat içinde inmesini bekliyorum. Programa göre böyle.)

2-      Birinin bir başkasından beklentileri söz konusu olduğunda da “be to” ve “be supposed to” kullanılır.

You are supposed to be on time for work. If you are late the boss gets angry. / İşe zamanında gelmen gerekir. Gelmezsen patron kızar.
(The boss expects you to be on time for work. – Patron senden işe zamanında gelmeni bekliyor.)

“Be supposed to nun burada anlam olarak “should” ile benzerlik gösterdiğini söyleyebiliriz. Ancak, “be supposed to” ile kurulan cümlelerde söz konusu olan gereklilik daima dış etkenlerden yani kişinin kendisi dışındakilerden kaynaklanırken, “should” ile kurulan cümlelerde ise gereklilik kişinin kendisinden de kaynaklanabilir. Örneklerle açıklayacak olursak;

I am supposed to go home before it gets dark. My father is angry if I’m late. / Hava kararmadan eve gitmem gerekir. Geç kalınca babam kızıyor.
(My father expects me to go home before it gets dark.Babam benden hava kararmadan evde olmamı bekliyor)
I should go home before it gets dark. There are a lot of stray dogs in our neighbourhood at that time and I feel scared. / Hava kararmadan eve gitmem gerekir. O vakitlerde mahallemizde bir sürü başıboş köpek oluyor, korkuyorum.
(I consider that it is better to go home before it gets dark.Hava kararmadan eve gitsem iyi olur diye düşünüyorum.)
We aren’t supposed to smoke here. The notice says “No smoking”. / Burada sigara içmememiz gerekir. Tabelada “Sigara içilmez” yazıyor.
We shouldn’t smoke here. We’ll disturb other people. / Burada sigara içmememiz gerekir. Diğer insanları rahatsız edeceğiz.

“Be to” ise anlam olarak “must” ile benzerlik gösterir. Hem “be to” hem de “must”, “be supposed to” ve “should”a göre daha güçlü bir ifade şeklidir. “Must” ile “be to” arasındaki fark ise “must” kişinin kendisinden kaynaklanan bir zorunluluğu ifade ederken “be to” ise dış etkenlerden kaynaklanan bir zorunluluğu ifade eder. Örneğin;

I am to go to school early tomorrow. My teacher ordered me to go in early and prepare the materials for the course before everybody turns up. / Yarın okula erken gitmek zorundayım. Öğretmenim erkenden gidip herkes gelmeden önce ders materyallerini hazırlamamı söyledi.
I must go to school early tomorrow. I want prepare the materials for the course before everybody turns up and I want to be ready for my presentation when they come. / Yarın okula erken gitmek zorundayım. Herkes gelmeden önce ders materyallerini hazırlayıp geldiklerinde sunumum için hazır olmak istiyorum.

“Be not to” ise yine “be to – must” arasındaki farkla “mustn’t” ile yakın bir anlam taşımaktadır. Örnek verecek olursak;

You mustn’t drive so fast honey. You won’t be able to stop the car quickly enough if something happens unexpectedly and we might have an accident. (Wife to husband) / Bu kadar hızlı gitmemelisin tatlım. Beklenmedik bir durumda arabayı yeterince hızlı durduramayabilirsin ve kaza yapabiliriz. (Eş kocasına)
You are not to drive faster than 80 km/h when towing a trailer. I’m afraid I have to give you a ticket now. / Treyler çekerken saatte 80 km’den daha hızlı gidemezsiniz. Ne yazık ki size ceza yazmak zorundayım.

3-      “Was / were supposed to” “be supposed to”nun geçmiş halidir. Anlam olarak “should have done” ile benzerlik gösterir. Ancak fark olarak yine bir başkasının bizden geçmişteki beklentisini ifade eder. Örneğin;

You were not supposed to eat so much sugary food. Your doctor had told you to abstain from it. / Bu kadar çok şekerli yiyecek yememeliydin. Doktorun uzak durmanı söylemişti.
(You didn’t listen to your doctor’s advice and ate a lot of sugary food.Doktorunun tavsiyesini dinlemedin ve çok fazla şekerli şey yedin.)
You shouldn’t have eaten so much sugary food. Now you feel sick and won’t be able to go to the cinema. / Bu kadar çok şekerli yiyecek yememeliydin. Bak, hasta oldun ve sinemaya gidemeyeceksin.
(You ate a lot of sugary food and it wasn’t a good idea.Çok fazla şekerli şey yedin ve bu iyi bir fikir değildi.)