2017-2018 Eğitim Öğretim yılı 8. (sekizinci) sınıflar 3. (üçüncü) ünite IN THE KITCHEN kelimelerinin İngilizce ve Türkçeleri aşağıda verilmiştir. Moonlight kitabı kelimeleridir.
A few | Birkaç |
About | Civarında, hakkında |
Absolutely | Kesinlikle |
Add | Eklemek |
Advice | Tavsiye |
Ago | Önce |
Around | Etrafında |
As soon as | Yapar yapmaz (-er -mez) |
As soon as you take it from the fridge | Buzdolabından alır almaz |
Bake | Fırında pişirmek |
Baking sheet | Pişirme kâğıdı |
Before | Önce |
Before cooking | Pişirmeden önce |
Black beans | Siyah fasulye |
Boil | Kaynatmak, haşlamak |
Boiling water | Kaynayan su |
Bon appetit! | Afiyet olsun! |
Both | Her iki |
Both sides | Her iki taraf |
Bought | Satın aldı |
Bowl | Kâse |
Bread | Ekmek |
Break | Kırmak |
Bring | Getirmek |
Burn | Yanmak |
Butter | Tereyağı |
Called | İsmi, adı |
Careful | Dikkatli |
Carrot | Havuç |
Centre of omelette | Omletin ortası |
Cheddar cheese | Çedar, kaşar peyniri |
Cheese | Peynir |
Chef | Aşçı |
Chicken | Tavuk, piliç |
Chicken wings | Tavuk kanadı |
Chocolate bar | Çikolata kalıbı |
Chop | İnce ince doğramak |
Chopped | İnce ince doğranmış |
Clean | Temizlemek |
Close | Yakın |
Closing remarks | Kapanış sözleri |
Cocoa bean | Kakao çekirdeği |
Cold | Soğuk |
Cook | Pişirmek |
Cook | Aşçı |
Cooking | Yemek pişirme, aşçılık |
Corn tortilla | Mısır ekmeği (lavaş şeklinde) |
Country | Ülke |
Crack | Çatlatmak |
Crash | Çarpmak |
Cream | Krema |
Creamy | Kremalı |
Cry | Ağlamak |
Cut | Kesmek |
Dark chocolate | Koyu çikolata |
Decide | Karar vermek |
Delicious | Lezzetli |
Description | Tarif, tasvir |
Dessert | Tatlı (yiyecek) |
Different | Farklı |
Difficulty | Zorluk |
Directly | Direkt olarak, doğrudan |
Dish | Yemek |
Dough | Hamur |
Dry | Kurumak |
Each | Her birisi |
Easy | Kolay |
Egg | Yumurta |
England | İngiltere |
Etc. | Vb. |
Expert | Uzman |
Factory | Fabrika |
Farm | Çiftlik |
Fattening | Kilo aldırıcı |
Feijoada | Siyah fasulye ile yapılan Brezilya yemeği |
Fill | Doldurmak |
Finally | En sonunda, son olarak |
Fine | İyi, iyi durumda |
First | İlk olarak |
Fish and chips | Balık ve patates cipsi |
Flavour | Lezzet, tat, çeşni |
Flour | Un |
Fold | Katlamak |
Follow | Takip etmek |
For the first time | İlk sefer, ilk defa |
France | Fransa |
Fresh | Taze |
Fridge | Buzdolabı |
Fried | Kızarmış |
Fried meat | Kızarmış et |
Fruit | Meyve |
Fry | Yağda kızartmak |
Frying pan | Kızartma tavası |
g (grammes) | Gram |
Garlic powder | Sarımsak tozu |
Get angry | Kızmak, sinirlenmek |
Give | Vermek |
Go with | Eşlik etmek, birbirini tamamlamak |
Golden brown | Kızıl kahverengi |
Grated | Rendelenmiş |
Grater | Rende |
Great to hear from you! | Senden haber almak harika! |
Grill | Izgarada, mangalda pişirmek |
Grow | Yetişmek, büyümek |
Halfway through | Yarısı tamamlandığında |
Hand | El |
Hard | Zor |
Have | 1) Yemek yemek 2) Sahip olmak |
Head chef | Baş aşçı |
Heat | 1) Ateş, sıcaklık 2) Isıtmak |
Heavy | Hazmı güç |
Herbs | Şifalı otlar, nane vb. otlar |
Hold | Tutmak |
Hope | Umut etmek |
Horrible | Berbat, korkunç |
Host | Sunucu |
Hot | 1) Sıcak 2) Acı |
Hour | Saat (süre olarak) |
How long? | Ne kadar süre? |
I hope so. | Umarım. |
Ice cream | Dondurma |
If | Eğer |
Immediately | Acilen, hemen |
In half | Yarıya |
In order not to cry | Ağlamamak için |
Ingredients | İçindekiler |
Inside | İç, içerisi |
Instant yeast | Kuru maya |
Irish stew | Patatesli ve soğanlı koyun pirzolası |
Italy | İtalya |
Jacket potato | Kumpir |
Japan | Japonya |
Job | Meslek, iş |
Kitchen | Mutfak |
Knead | Yoğurmak |
Knead the dough | Hamur yoğurmak |
Knife | Bıçak |
Know | Bilmek |
Lamb | Koyun eti |
Large | Geniş |
Later | Daha sonra |
Leading | İleri gelen, önde olan |
Leave | Bırakmak, bir yerde bırakmak |
Let | İzin vermek, bırakmak |
Liquid | Sıvı |
Long | Uzun (süre) |
Lovely | Güzel, hoş |
Low | Düşük |
Machine | Makine |
Make | Yapmak |
Make a cake | Kek yapmak |
Many | Birçok |
Mash | Ezmek, püre yapmak |
Mashed potatoes | Patates püresi |
Melt | Eritmek |
Mexico | Meksika |
Milk | Süt |
Minute | Dakika |
Mix | Karıştırmak ( iki şeyi bir birine) |
Mixture | Karışım |
Moqueca | Brezilya’ya ait sebzeli deniz yemeği |
Move | Hareket ettirmek |
Mug | Kupa, fincan |
Name | Ad, isim |
National dish | Ulusal yemek |
Next | Sıradaki, sonrasında |
Oil | Yağ |
Olive oil | Zeytin yağı |
On a diet | Diyette olmak |
On the top | Üstünde |
Onion | Soğan |
Only | Sadece |
Open | Açmak |
Opening remarks | Açılış sözleri |
Orange | Portakal |
Other side | Diğer taraf |
Oven | Fırın, ocak |
Own | Kendi |
Packet | Paket |
Paella | Etli pilav |
Parsley | Maydanoz |
Pass | Uzatmak |
Pasta | Makarna |
Pea | Bezelye |
Peel | Kabuğunu soymak |
Pepper | Biber |
Perfect | Harika |
Piece | Parça |
Place | Yer |
Plate | Tabak |
Pour | Dökmek, boşaltmak |
Prepare | Hazırlamak |
Press | Basmak |
Put | Koymak |
Put back | Geriye koymak |
Quantity | Miktar |
Quickly | Hızlı bir şekilde |
Rainy | Yağmurlu |
Ready | Hazır |
Reasons for writing | Yazma sebepleri |
Recipe | Yemek tarifi |
Red-hot chili sauce | Çok acı biberli sos |
Rice | Pilav |
Roast | Fırında kızartmak |
Room temperature | Oda sıcaklığı |
Run | İşletmek (restoran, işyeri vb) |
Running water | Akan su |
Salad | Salata |
Salt | Tuz |
Saucepan | Tencere |
Save time | Zaman kazanmak |
Save yourself | Kendini kurtarmak |
Seafood | Deniz yemeği |
Secret | Sır |
Sell | Satmak |
Serve | Servis etmek |
Share | Paylaşmak |
Shell | Kabuk |
Shop | Dükkân |
Shopping list | Alışveriş listesi |
Skin | Deri, kabuk |
Slice | Dilimlemek |
Slowly | Yavaş yavaş, yavaşça |
Smell | Koku, kokmak |
Snail | Salyangoz |
So that | -mek, -mak için |
Soak | Islatmak, suyun içinde bırakmak,banmak |
Soft | Yumuşak |
Some | Biraz |
Something | Bir şey |
Soup | Çorba |
Spain | İspanya |
Special | Özel |
Spices | Baharatlar |
Spicy | Baharatlı |
Spoon | Kaşık |
St. Patrick’s day | Aziz Patrik günü |
Stew | Sulu yemek,yahni |
Stir | Karıştırmak ( kaşık vb. ile) |
Strange | Tuhaf, garip |
Strong | Güçlü |
Stuffed | İçi doldurulmuş |
Sugar | Şeker |
Sushi | Çin mutfağından çiğ balık |
Sweet | Tatlı (tat) |
Tacos | Ekmek arasına et konularak yapılan bir çeşit dürüm |
Take | Almak |
Take out | Dışarı çıkartmak |
Taste | Tat, lezzet |
Tasteless | Lezzetsiz, tatsız |
Tasty | Lezzetli |
tbs (tablespoon) | Yemek kaşığı |
Tears | Göz yaşı |
Temperature | Sıcaklık |
That way | Bu yolla |
The Irish | İrlandalılar |
Thin | İnce |
Tin | Konserve |
Tin opener | Konserve açacağı |
Tip | İpucu |
Tomato | Domates |
Too | Aşırı derecede |
Traditionally | Geleneksel olarak |
Try | Denemek |
tsp (teaspoon) | Çay kaşığı |
Turn | Çevirmek |
Turn over | Diğer tarafını çevirmek |
Under | Altında |
Until | -e kadar |
Unusual | Olağandışı, nadir, değişik |
Useful | Faydalı, yararlı |
Vegetable | Sebze |
Very | Çok |
Wait | Beklemek |
Waiter | Garson |
Want to | İstemek |
Warm | Ilık |
Water | Su |
Well | İyice |
With | İle |
Without | Olmadan, -sız, -siz |
Without cracking | Çatlatmadan |
Work | Çalışmak |
Write soon. | Kısa zamanda bana yaz. |
Writer | Yazar |
Let’s have some fried eggs. | Biraz kızarmış yumurta yiyelim. |
Serve immediately! | Hemen servis et.! |
You must try this. | Bunu denemelisin. |
Bon appetit! | Afiyet olsun! |
How would you like your eggs? | Yumurtanızı nasıl istersiniz? |
I don’t know. | Bilmiyorum. |
Great to hear from you! | Senden haber almak harika! |
How / what about you? | Ya sen? |
I hope you can try one day! | Umarım bir gün deneyebilirsin! |
Write soon. | Kısa zamanda bana yaz. |
Oh no! | Hayır olamaz. |
What a horrible smell! | Ne kadar da berbat bir koku! |