Causatives Ettirgen Çatı


Causatives (ettirgen çatı), have, get, make, let fiilleriyle aşağıdaki yapılarda kullanılır: 

  1. A) have/get + something + V3
  2. B) have + someone + V1
  3. C) make + someone + V1
  4. D) get + someone + to + V1
  5. E) let + someone + V1

Bu kalıplar aşağıda açıklanmış ve örneklenmiştir.

 

1- Have + something + V3

Bir işi başkasına yaptırtmak anlamını ifade ederken have + object + V3 yapısını kullanırız.  Bu kalıpta nesneden sonra fiilin 3. hali gelir.  

 

We are having our house painted this week.

(Bu hafta evimizi boyatıyoruz)

We have our house painted every year.

(Her yıl evimizi boyatırız)

I had my hair done last week.

(Geçen hafta saçımı yaptırdım)

We will have the trees cut down next year.

(Gelecek yıl ağaçları kestireceğiz)

John  had his portreit painted last year.

(John geçen yıl portresini yaptırttı)

You should have the grass mown.

(Çimi kestirtmelisin.)

You should have your teeth checked every six months.

(Dişlerini her altı ay kontrol ettirmelisin)

Mr Brown had his car repaired yesterday.

(Bay Brown dün arabasını tamir ettirdi)

Sue is having her hair done at the moment.

(Sue şu anda saçlarını yaptırıyor)

 

Bu kalıp istenmedik eylemler için de kullanılabilir.

I had my car stolen.

(Arabamı çaldırttım)

John had his leg broken by a footballer.

(John bir futbolcu tarafından ayağını kırdırttı)

 

Get + object + V3

Bir işi yaptırtmak anlamında get object V3 yapısı kullanılabilir. Have something done kalıbıyla aynı anlamdadır.

John got his bike fixed yesterday.

(John dün bisikletini tamir ettirdi)

My father gets his car serviced every six months.

(Babam her altı ayda arabasını kontrol ettirir)

 

2- have + someone + V1

Have + someone + V1 kalıbı birisine görevini yaptırtmak anlamına gelir. Bu kalıpta kişiden sonra yalın fiil gelir, yani ek almaz.

I had the plumber fix the taps yesterday.

( Muslukçuya musluğu tamir ettirdim.)

We had the officer find the file.

(Memura dosyayı buldurttuk)

The teacher usually has his students do a lot of homework.

(Öğretmen genellikle öğrencilerine çok ödev yaptırtır)

Can you have your secretary send me the details?

(Sekreterine detayları bana gönderttirirr misin?

 

3- make + someone + V1
( to force someone to do something)

 

Make + someone + V1 kalıbı, maddi veya manevi baskıyla bir işi yaptırtmak anlamına gelir. Bu kalıpta kişiden sonra yalın fiil gelir, yani ek almaz.

My father often makes me clean his car.

(Babam çoğu zaman bana  arabasını temizlettirir.)

I made the shark run away.

(Köpekbalığını kaçırttım)

We should make the man put out his cigar.

(Adama purosunu söndürtmeliyiz)

The dog made the man run away.

(Köpek adamı kaçırttı)

My father made me apologise to my mum for my mistake.

(Babam hatamdan dolayı annemden özürt diletti)

You cannot make me say my secret.

(Bana sırrımı söyletemezsiniz)

 

Nesnelerle sebep olmak anlamı verir:

Credit cards make people spend more.

(Kredi kartları insanlara daha çok harcattırır)

The film made my sister cry.

(Film kız kardeşimi ağlattı)

 

4- get + someone + to V1

Get + object + to + V1 kalıbı, (= to persuade someone to do something ) sözle veya ücretle ikna ederek bir şey yaptırtmak anlamı verir.  Bu kalıpta kişiden sonra gelen fiilin önünde to vardır.

 

They got the singer to sing one more song.

(Onlar şarkıcıya bir şarkı daha söylettirdiler)

We got Helen to order all of us piza.

(Helen’e hepimize piza ısmarlattık)

I got my father to buy me a mobile phone.

(Babama bana bir cep telefonu aldırttım)

I got my little son to take the bitter medicine.

(Küçük oğluma acı ilacı içirttim)

 

5- let + someone + V1

Let + someone + V1 kalıbı, (= allow someone to do something) birine bir şey için izin vermek anlamı verir. Bu kalıpta kişiden sonra yalın fiil gelir, yani ek almaz.

Mrs Red lets her daughters wear a make-up.

(Bayan Red, kızlarına makyaj yapmalarına izin verir/ makyaj yaptırtır)

They won’t let me eat all the cake.

(Tüm keki bana yedirtmezler/yememe izin vermezler)

The sheriff didn’t let the robber go away.

(Şerif soyguncunun gitmesine izin vermedi)

The director let all the staff take a day off.

(Müdür tüm personele bir gün izinli olmasına müsaade etti.)

 

Let somebody know, bildirmek anlamındadır:

I will let you know the date.

(Tarihi sana bildireceğim)

If there is a problem, let me know.

(Bir sorun olursa bana bildir)