İngilizce – Geleneksele Karşı Doğal Öğrenme


İngilizce – Geleneksele Karşı Doğal Öğrenme

received_10206775244593694

 

İngilizce öğrenen çoğu kişi İngilizceyi öğrenmeye başlayalı uzun zaman geçmesine rağmen daha basit ifadeleri dahi kuramadıklarından ve sanki İngilizceyi hiç öğrenemeyecekmiş gibi hissettiklerinden yakınırlar. Bu belki size de yabancı gelmiyordur. Ülkemizde İngilizce eğitimi alanların temel düzeyde akıcı İngilizce konuşanlara olan oranının çok düşük olması aslında eğitimde bir şeylerin yanlış gittiğini göstermektedir. Fakat genelde kişiler ilk önce kendilerini suçlamaya yönelirler ve dile karşı yeteneklerinin olmadığını savunurlar. Oysaki eğitimde yanlış yapıldığı sürece istenilen sonuçlara ulaşılması imkansızdır.

Aslında genel olarak İngilizceyi nasıl öğrendiğimize baktığımızda yanlışın nerede olduğunu da rahatlıkla görebiliriz. Temel yanlış istenilen şeyle yapılanın birbirinden çok farklı olmasıdır. Kime sorarsanız sorun İngilizce konuşmayı istediğini söyleyecektir. Fakat öğrenim sırasında yapılan neredeyse konuşma dışında her şeydir. İngilizceyi öğrenmeye ilk önce gramerden başlarız ve sonra hep gramerle devam ederiz. Gramer, kelime – kelimeler, gramer sürekli devam eden ama hiçbir zaman pozitif sonuç yaratmayan bir süreçtir.

Oysaki bir dilin doğal öğrenim yolu böyle değildir. Hepimizin nasıl ana dilimizi öğrendiğimizi bir hatırlayalım. Hayatlarının ilk evlerinde çocuklar ilk önce hiç konuşmazlar sadece dinlerler. Uzun süreler boyunca, hayatlarının ilk iki belki üç yılı hep dinlemekle geçer. Hep dinlerler. Sonra ebeveynlerin konuşmalarını taklit etmeye çalışarak konuşmaya başlarlar ve gerçekten de iyi konuşurlar. Ama asla oturup iki üç sene gramere, cümle yapılarına çalışmazlar. Çünkü dil bunlar için değildir. Dilin amacı dinleme ve konuşma üzerinedir. Bu açıdan bakılınca aslında geleneksel eğitim yolu biraz komik ve garip gelmektedir.

Birçok öğrenci öğretmenlerinin ana dili İngilizce olmayan kişiler olmasından yakınmaktadır. Aslında ana dili İngilizce olmayan öğretmenler sizi birçok şey öğretebilirler. Ama hiçbir zaman ana dili İngilizce olan birinin sağlayacağı faydayı sunamazlar. Çünkü ancak ana dili İngilizce olan biri size dilin gerçekte nasıl konuşulduğunu gösterebilir. Aslında en güzeli her ikisinin de olmasıdır. Böylece her ikisinin sağlayacağı faydayı da elde edebilirsiniz.

Bu çerçeve içinde yapılması gereken ilk şey etrafınızı mümkün olduğunca çok İngilizce ile çevirmenizdir. Gramerinizin ve kelime bilginizin yetersiz olduğundan yakınmayı bırakın ve mümkün olduğunca fazla İngilizce dinlemeye ve konuşmaya başlayın. Zaten keyifle yaptıklarınızı bu sefer İngilizce olarak yapın. Sevgi ve keyif burada anahtar kelimelerdir. Mesela İngilizce olarak film ve dizileri izleyebilir, müzik ve podcast dinleyebilirsiniz.

Aslında makalemizin ana fikri basittir; dinlemekle başlayın ve yapabildiğiniz kadar çok dinleyin. Sonrasında ise bulduğunuz her fırsatta konuşmaya çalışın. “İngilizcem kötü” bahanesine sığınmayın. Çocuklar gibi yapabildiğiniz kadar çok hata yapın. Bu yöntemin işe yarayacağından ve sadece birkaç hafta içinde anlama ve konuşma yönünden kendinize çok daha fazla güvenli hissedeceğinizden emin olabilirsiniz. Başarılar.