İngilizce Türkçe The Same Or Different (AYNIMI YOKSA FARKLIMI) Hikayesi


İngilizce Türkçe The Same Or Different (AYNIMI YOKSA FARKLIMI) Hikayesi ve hikayenin içinde geçen kelimelerin Türkçe anlamlarını aşağıda görebilirsiniz.

 

This is a tunnel.

(bu bir tüneldir)

If you stand in front of a tunnel,

(eğer bir tünelin önünde dikilirseniz.)

you think the entrance is bigger than the other end.

(girişin diğer uçtan daha  büyük olduğunu düşünürsünüz.)

If you walk through the tunnel,

(eğer tünelin içinden  yürüyüp)

go to the other end, (diğer uca gidip)

and turn back,

(ve geri dönerseniz)

you understand that the entrance and the other end are the same size.

(girişin ve diğer ucun eşit büyüklükte olduğunu görürsün.)

They are not different.

(onlar farklı değildir.)

Look at these lamp posts.

(bu lamba  direklerine bakın)

You think the first lamp post is taller than the second one

(ilk lamba direğinin ikinciden daha uzun)

and the second lamp post is taller than the third one,

(ve ikinci lamba direğinin üçüncüden daha uzun olduğunu düşünürsünüz)

but they are not different.

(ama farklı değildirler.)

They are the same.

(onlar aynıdılar.)

Look at these lines.

(bu çizgilere bakın)

Do not measure.

(ölçmeyin)

Try to guess.

(tahmin etmeye çalışın)

Which is longer? A or B?

(hangisi daha uzun A mı B mi?)

They are not different.

(onlar farklı değildirler)

They are the same.

(aynıdırlar.)

Look at these lines.

(bu çizgilere bakın.)

Which way are the lines bent?

(çizgiler hangi yöne doğru eğiktirler.)

Inside or outside?

(içe mi dışa mı?)

They are not bent.

(onlar eğik değildirler.)

They are sraight.

(onlar düzdürler.)

Don’t believe  your eyes

(gözlerinize inanmayın)

because your eyes tell you lies.

(çünkü gözleriniz yalan söyler.)

They don’t tell the truth.

(doğruyu söylemez.)

Believe  me.

(bana inanın)

I never tell a lie except to my wife.

(karım hariç kimseye yalan söylemem)

 

WORDS IN THE STORY

HİKAYEDE GEÇEM KELİMELERİN TÜRKÇELERİ

Tunnel(tünel)

in front of (önünde)

entrance(giriş)

big(büyük)

bigger(daha büyük)

than(-den –dan)

other (diğer)

end(son)

through(içinden)

back(geriye)

same(aynı)

size.(ölçü)

Different(farklı)

lamp post (lamba direği)

first(ilk)

tall(uzun)

taller than(daha uzun)

second(ikinci)

second lamp(ikinci lamba direği)

third (üçüncü)

but(ama)

these(bunlar)

line(çizgi)

longer(daha uzun)

way(yol)

Inside(iç)

Outside(dış)

Sraight(düz)

Eye(göz)

Truth(doğru)

Me(ben)

Never(hiç)

Except(hariç)

Wife(eş)

 

VERBS IN THE STORY

HİKAYEDE GEÇEN FİİLLERİN TÜRKÇELERİ

Stand(dikilmek)

Think(düşünmek)

Walk(yürümek)

Go(gitmek)

Turn(dönmek)

Understand(anlamak)

Look(bakmak)

Measure(ölçmek)

Try(denemek)

Guess(tahmin etmek)

Bend(kıvrılmak)

Believe(inanmak)

tell a lie(yalan söylemek)

tell the truth(doğruyu söylemek)